HER EYLÜL’DE İÇİME ANNEM KAÇAR…
Turşular tamam…
Konserveler tamam…
Şişe domatesi tamam…
Biber salçasıyla tarhanayı da çıkarttım mı aradan,
Kışa hazırım yaa.. Bir sürü şeyi cicili bicili ambalajlara bürüyüp hayatımıza sokmaya çalışıyorlar, sonra da onlara sahip olmak için ölesiye çalışmamızı istiyorlar…
Bu arada yaşamaya fırsat kalmıyor tabi… Herşeyi çabucak tüketmek çağımızın vebası haline gelmiş… Kurulmuş pilli bebekler haline geldik hepimiz, düğmemize basıldı mı
AVM lerde alıyoruz hemen soluğu…Pazar
günü oğlunu alıp balığa giden babalar, kızıyla kurabiye yapan anneler, komşularla gidilen piknikler artık geçmişte kaldı…
Çünkü insanlar yaşayamayacak kadar yorgun artık…
Bile isteye başkalaştırılıyoruz, yabancılaştırılıyoruz… Ben aptalca tüketmeyi reddediyorum arkadaş…!!! Oğluma kuzeninin küçülen kıyafetlerini giydiriyorum, oğlumun küçülenleriniyse yıkayıp, ütüleyip faydalanacak bir başkasına veriyorum… Bunları oturup anlatıyorum ona, emeğin kutsallığını anlatıyorum…. Zengini daha da zengin etmek için hayatını sömürmelerine izin vermemesini anlatıyorum… Üzerinde dişlenmiş elma resmi var diye aynı özelliklerdeki bir bilgisayara 5 katı fazla para vermemesi gerektiğini, markaların insanlara kalite katmadığını anlatıyorum… Lütfen sizde çocuklarınızın farkındalığını arttırmak için çaba gösterin…
Bir de sadece gerçek erkekler elleri yemek kokan kadınları severler… Çünkü evi yuva yapan kokular, bir kadını anne yapan ayrıntılar vardır… Onların anlatılması bu kadar kolay değil ancak yaşayarak tadına varılacak hazlar …
Yazan. Hasan Sağlam